5 Mart 2009 Perşembe

vergisi yüksek bir hayata konmuş benim ruhum...

ben ne kadar kendi başına dimdik ayakta pozlarına yatıyorsam, hayat da bana o kadar  ağır vergiler kesiyor, ben ne kadar mutlu oluyorsam, o kadar da hasta oluyorum, sağlığımın vergisini aksatmadan her ay düzenli ödüyorum. sesim gitti ben de bilmiyorum nereye, ardından şımarık küçük kız çocuğu tonu bıraktı gırtlağımda, şimdi o tondan sesleniyorum hayata, duracell ayısı günlerimde değil de, çinko karbon pil günümdeyim bugün, hoppa duppa koşup çoşarken tak diye bitiverdi pilim, gidiverdi sesim.
foundations of software dersinde ölücem sanan arkadaşlarım teknik destek ekibi bile kurdu, taylolhat yapıp üstüne de sıkma portakal filan içirdi:P

bu sene hergünümü geçen sene bu zamanlar şunu şunu yapıyordum, şu şöyle bu böleydi diye değerlendirmeye başladığımı farkettim, hayatımda ilk defa, compare & contrast tadında muhasebesini tutuyorum günlerimin, enteresan.

bilinmeyenin çekiciliği diye birşey yokmuş, bilmenin hafifliği ve rahat bir mutluluğu varmış, tabi sorup bulduğun, almak istediğin cevap olduğu içindir belki ama, böylesini tercih ederim, biberli ya da ballı, kara ya da ak, gerçek daha berrak, daha ferah.

dönem başlayalı 2 hafta oldu ve ben mezunolmadanbikeregünügününeçalışma harekatıma başlayamadım, belki de hiçbir zaman başlamamalıyım :) herneyse sevimli hasta bir kurbaaa olarak seslendim bugün hayata ve sana sevgili neşeküpüm, gel eğil azıcık da yanağından öpüüm :]

2 yorum:

  1. yazar burada bir fantezisinden bahsetmiş, kendisinden uzun boylu ve öpmek için eğilecek insanlarla yaşama dileğini yerine getirmiş ama kime seslenmiş bilemedim :) sen eğil de ben öperim artık :)

    YanıtlaSil
  2. evet, en büyük fantezimdir bu, öle biri olsun ki o eğilmezse ben onu öpemiyim :) ben el mahkum eğilmeye devam, öpün anasını satiyim eğildim yine :)

    YanıtlaSil