tepkisel aşırı yeme bozukluğu ...
şu an takribi 5 aylık gibi duran bir foodbaby'im var, biz(me&myself) kendisine kısaca jesus the second dioruz :) tabii "hâl böleyken telefunken" diyecek halim olmadığına göre hâl böleyken, koşu yolları taştan olur bana; sabah erken kalkıp koşma alışkanlığıma geri dönicem, onçüüün lütfen gece ses yapmayın, efenime söliyim bi işiniz varsa erken arayın, beni baştan çıkartmayın vs. yoksa imanıma indirirm bütün şalterleri hepiniz aç biraç elektriksiz, internetsiz kalır mutsuz mutsuz yatağa yol alırsınız, "demedi" denmesin sonra arkamdan.
şaka maka nisan da bitti, istanbula filan da gitmemiş olsam bi b.ka benzediği yoktu bu nisanın, hani nisanlar pek bi süper düper aydı, atraksiyonu, neşesi, yeniliği filan bol olurdu ama ay biterken ben "way anasına bea ne aydı" demediğime göre bu sefer böyle. ha tabi daha 2 gün var heran herşey olabilir, olmayadabilir, bekleyip görelim derdim ama ben beklemicem.
öss filan negzel bir dertmiş, öyle ya, değerini bilememişiz. ama dert de yanmicam artık, yok benim hiç derdim, sizinkilerin yanında benimkiler pire'de deve kalır(!?) ya o bakımdan.
!dünyanın geldiği hâle bi de bakın hele, insanoğlu dert yarıştırır olmuş birbiriyle..!
aitsizlik hissinin sözlükte karşılığı varsa, hangi dilde olursa olsun, kabulümdür, biri açıklasın bana, çünkü ben zaman çizgisinin üstünde durduğum şu noktasında kendimi hiçbir yere ve hiçbir şeye ait hissetmiyorum, tek emin olduğum şey "evim"in benim kendimin durduğu yer olduğudur, sanki ben benden öte birşeymişim de evim barkım, yerim yurdum da o öte olduğum ben nerede duruyorsa orasıymış gibi...
bazen o kadar sıkılıyorum ki, bitse de gitsek diye geçiriyorum içimden, sonra düşünüyorum, gitsek de, peki ya nereye; bulamıyorum; kalıyorum olduğum yerde, gitmiyorum hiç bir yere; ama yine de an geliyor ve herşey bitiyor...