22 Nisan 2009 Çarşamba

istanbul, istanbul...

ben bu haftasonu bunu gördüm: insan o kadar stres, o kadar sınav üstüne; bi koşturmaca içinde gitmiş olsa da, yorgunluktan uykusuzluktan ölse de, seyahatten döndüğünde dinlenmiş yenilenmiş hissedebiliyorumuş kendini. demek ki neymiş: mutluluk her derde devaymış; anılar, eski dostlar, güzel insanlar, mistik sokaklar, güzel mekanlar, hoş anlar, yorgunluk uykusuzluk dert tasa hiç bişi bırakmazmış. 

önce çok korktum, havaalanından çıkıp giderken şehre doğru, eyvah dedim ben ne yaptım, şuncacık yerdeki trafik bile akmıyor, "nerden geldim istanbulaa" ama insanlar alışmış onlara koymuyor, madem öyle dedim öldürmeyen şey güçlendirir, dayan be esra :)
meğer insanların bildiği başka birşey varmış, bu şehir hiç uyumazmış, sabah olmazsa bunun daha gecesi varmış...

işte o korktuğum, tırstığım, üçbuçuk attığım metropol hayatı varya, aslında pek de güzel bir karnavalmış, sokaklarda hep insan varmış ve bu şehrin gerçeği olsa gerek bu gece 4de bile trafik sıkışıp kalırmış :)

yine de benim için çok erken, bu küçük halimle kolay lokmayım böyle şehirler için henüz ben, ama karar verdim, söz dedim kendime, yeterince palazlanıp, feleğin çemberinden geçip, şeytana pabucunu ters giydirip gelicem böylesine büyük bi şehre, yaşıyacağım henüz herşey için çok geç olmadan, unumu eleyip eleğimi duvara asmadan, bazıları gibi elimi korkak alıştırmadan önce... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder