23 Mart 2009 Pazartesi

kalan 10 günde bunu başarabilir misin sence?

merhaba sevgili neşe küpüm,
korkma bugün aşık kız triplerinde yazmicam sana, nitekim gerçek hayatın o denli pençesindeyim ki yazamıycam. zaman bazen o kadar baskıcı ve acımasız oluyor ki, sarıp sıkıp canımı acıtıyor, sonra da hiçbirşey olmamış gibi hafifleyiveriyor birden, sanki dalga geçer gibi, neden o kadar strese girdin ki der gibi. sonunda oldu da bitti maaşallah, hatta boş boş oturacak vaktim bile kaldı bu akşam bi dünya, blog filan okuyup resmini beğendiğim eyaletlerden kendime üniversite bile baktım di mi, öle işte.

konuşurken tek dil kullanmakta bariz bir problemim olduğunu farkettim, evet ben de türkçeyi katledenlerdenim. ingilizceyi kullanmak ya da ispanyolcayı/ almancayı aslında sanal gerçeklik psikolojisi yaratıyor galiba bazen. nasıl ki internette gerçek hayatta dile getirmeyeceğin şeyleri bağıra bağıra yazma cesaretini buluyorsan, konuşurken araya kattığın diğer dillerle de bunu yapıyorsun galiba.. "herşey çok güzel de biraz put-on-weight durumu var sende" demek, "yahu sen kilo almışsın işte" demekten daha hafifletici gibi sanki.

şimdi dön bak arşive kim bilir kaç tane lisansüstü eğitim hayali paylaşmışım seninle, ama sor bakalım kaç yere başvurdun diye, tabiki koca bir sıfır tane! dersleri kategorize etti tunca bugün marketing'i çok seviyorum ama ben öyle vıdı vıdı konuşamam, az laf çok işlik dallar daha bana göre: mis, om, logistics gibi dedi, beni de derin düşüncelere sevk etti. ben o dersleri çok iyi anlarım, pek de güzel yaparım ama hiç sevmem, bu durumda "çok laf az iş"cimiyim ben? 

özgün'ün doğumgünü, kutladığım en güzel, en spontane günlerden biri oldu, herşey bir gaza getirme-gelme zinciri olarak vuku buldu, çok da iyi oldu.

geçen sene bu zamanlar ne yapıordum bilior musun? bilmesen de olur, çünkü şu an benim umurumda bile değil.

iyi geceler.

1 yorum: