28 Şubat 2010 Pazar

remedies

*Her nasıl olduysa hiç 22 olmadım.

*Lisede hevesimi yeterince alamamış olsam gerek, sedef-pirinç-ahşap bilekliklerime; aslında granade (granat) olan ama insanların garnet diye adlandırdıkları yarı değerli taş kolyeme; kulağımın tepesindeki deliklere taktığım küçük halka küpelerime geri döndüm. Bütün bunların sebebi, eski günleri hatırlatan yandan fermuarlı kısa bir kot ceket almış olmam olabilir. Ya da güçlenen corporate tarafımı dengeleme içgüdüsü... who knows.

*Gözü başka birşeyi görmeyecek kadar, bir konu hakkında heyecanlanmak, unuttuğum güzel bir duyguymuş... Daha okula bile gitmezken bir yaz bodrumda bacağımın ön tarafını boydan boya yarmıştım kayanın birine takılarak, böyle uzuunca bir yara izim vardı. her yaz bakar bakar üzülürdüm, hiç geçmeyeceğini düşünürdüm. Şimdi bakıyorum da hangi bacağımdı o izi olan hatırlamıyorum... o koca iz bile silindikten sonra...

just remember, your soul has a light
and no matter how dark it gets
there is a way to heal and get through the night.
solasoap-right away

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder