24 Haziran 2009 Çarşamba

senden öğrendim

hayat, bazen mânâsız geliyor ya, ne uyanası geliyor insanın ne de aynaya bakıp saçını tarayası. elimi uzattığımda boşluğa, sadece boşluğa uzatmış oluyorum, parmağımın ucuna değmiyor hiçbirşey... TtS olmuyor.
geç kalkınca gün çoktan tükenmiş oluyor, zaten olmayan o "yapasım" hiç gelmiyor. masa başına geçip sanal dünyama bağlanmak hiç gerçek gelmiyor: başka ekran başka klavye, benim değil bu dünya, bu baktığım "pencere" başkasının "penceresi".
10 metre mesafemde mutfak olması benim için bir şey ifade etmiyor, arada soğuk su almaya gitmek için güzel ama içimdeki o engin yemek aşkı fitili kupkuru duruyor, hal böyle olunca da ocağın altını kuru bir makarna suyundan başka birşey için yakmıyor bu eller.
valizler hâlâ odanın bir köşesinde, eşyalarım nerede bilmiyorum, dolap yok düzen yok, üstten bulduğunu giymeye devam.
ben hayatıma bir mânâ aramaya devam ededurayım, sen de daha iyi bir yer olmaya çalış e mi dünya. etrafta onca küçük umut var senin güzel günler göstermeni bekleyen, küçük çocuklar var heryerde ve onların akıl almaz güzellikte hayalleri; biraz daha merhametli davran o hayallere bak gör gerçekten çok daha güzel olacaksın...

1 yorum: