7 Ocak 2009 Çarşamba

Külkedisi evine döndü...

ya deniyorum deniyorum her seferinde siliyorum...

şunu yaptım bunu yaptım, yok efenm şık oldum, alins milongasını beğenmedim, "a ama o salı günü değilmiydi" dediğimde "e evet bugün salı" diye ezildim filan ama asıl önemli olan sabah şu ekranın başına oturduğumdaki hislerimdir sanırsam. onları dillendirmeye çalışalım biraz ben ve 10 kişilik parmak kadrom olarak.

Allahım şu ezanlar ki şaadetin temeli, mümkünse benm üstümde inlememeli... ya da sadece ramazanda iftar sofrasında inlemeli. Neden mi? ezanlar maçların son düdüğü, sınavların bitiş zili, yarışmaların final gonk'u gibidir... bitti demektir. akşam oldu gün bitti güneşi çekiyorum üzerinizden artık kalın karanlıkla başbaşa demektir. sabah oldu şimdi gün doğacak ah ne yazık gece yetmedi mi daha uzun mu sürseydi daha çok mu eğlenmek isterdiniz ya da uykunuzu mu alamadınız küçük kız gibidir..
ve işte o ezanını duyarak başladığım bugün de, deniz bukadar pırıl pırıl, hava bukadar bahar tadında, yerin ve göğün mavisi en can alıcısından parlarken, gemiler en güzel halleriyle denizde salınırken, martılar sevimli ötesiyken "ne işim var benim okulda, proje mi o ne, sınav mı vardı of ama artık, ha doğru ders de dimi" modundayım. Tabi okulda yaşamak çok kolay, çok rahat, kalk yataktan hop 5dk'da derstesin filan ama acaba çok mu tüketiyor bu beni? çok mu içine çekip kaçılmak istenen bir hâl haline sokuyor bilemiyorum...

Bu kadar maddi bir güzellik olduğu için ilk başta içime çok sinmese de mırın kırın etsem de, sonuçta çok mutluydum ve evet şu odaya dönmüş olmak ve "dönmesen neyapacaktın ki"yi bilememek beni en koyusundan bir külkedisi hissiyatına sokuyor, sanki ömründeki tek balosu bitmiş, tozlu kilerine geri gönderilmiş gönüllerin prensesi olmak, içimde derinde benim bile bilmediğim o en çocuksu, hassas, yumuşak ve kırılgan yerimi acıtıyor...beni büyütüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder