5 Nisan 2010 Pazartesi

pariste son konser

nite nite blog,

Farkındayım çoktur yokum ortalarda ama sen ne çektiğimi gel bir de bana sor :)

En yakın zamanda şunları anlatacağım sana:

*İnsanın kendini birşeye nasıl da ikna ettiğini (bkz:esranın termodinamik halleri)
*İş hayatının hem öğrencilikten kat kat kolay olup hem de nasıl bu kadar yorabildiğini,
*Women in black ile Alice in pink arasındaki 7 farkı,
*Ağzında dikişlerle dolaşmanın nasılda "ordinary'n' not-so-cool" bişey olduğunu ve dişçi koltuğunda kendimle yaptığım konuşmaları,
*Hakkaten evlenip izmire taşınma fikrine neden nasıl niiçin hangi kozmik hormik düzenler içinde mey'lettiğimi,
*Sürekli bişeyler konusunda "argue" etmek zorunda kaldığım değil de, izledikten sonra defalarca "çok güzeldi yaa" diyebileceğim bir festival filmine diğer onlarcası arasından seçip bileti alıp beni çağırabilen insanlarla dolu bir dünya ütopyamı,
*Perfect man, ya da perfect women diye birşey olmadığına göre, "perfect couple" diye birşey olduğuna inanmak istememi ve neden ağızlara sakız olmuş bu kavramı bir türlü içselleştiremediğimi,
*Poker öğrendiğimi, flashforward'a başladığımı, bütün herşeyin self-fullfilling prophecy olduğunu,
*ve yazmayı ne kadar da özlediğimi...

...uzun uzun anlatacağım sana, ama şimdi uyumam lazım yoksa çok çekilmez biri olabiliyorum :))

2 yorum: