10 Ekim 2009 Cumartesi

pano

ekrana bu kadar yaklaşmamıştım uzunca süredir, aramızdaki defterleri, 4 renk ataçlı kağıtları, kırmızı mavi siyah stabiloları, akademik ajandayı ve kitapları kaldırıp, önüme almamıştım bilgisayarımı...

finansla ilgili o kadar heyecan verici şey oluyor ki bloglamak istediğim, sıkıcı olmaktan korktuğum için yazmıyorum.

şimdi bişi itiraf edicim blog, hayatımda ilk defa bilmediğim şeyler beni ele geçiriyormuş gibi hissediyorum, yani hatırlamıyorum acaba erasmusa ilk gittiğimde de oraya yabancı olmak böyle hissettirmiş miydi? ama sanmıyorum çünkü hem hepimiz yabancıydık hem de hepimiz yeni. "even"dık.
şimdi burada disadvantaged benmişim gibi hissediyorum ilk defa. sanki herkes benden daha iyi biliyormuş, daha iyi anlıyormuş, zamanı daha etkili kullanıyormuş, benle aynı takvimsel zamanda benden daha uzun yaşamış da benim görüp geçirmediğim zamanlardan geliyormuş gibi hissediyorum.

çocuk doğurmak böyle bir his olsa gerek: köprüden karşıya geçene kadar ömrü tükeniyor insanın zaman sonsuza doğru uzayıp gidiyor gibi hissettiriyor durkalk- güvenlik şeridi ihlal et trafiği; ama bi kere geçip de emirgana o güzel yalının bahçesine girdin mi dünyalara değer gibi hissettiriyor bu şehir insana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder