22 Eylül 2009 Salı

kal demedin

sevgili mif, o kadar da derin bir sevgi salamamışsın ki içime, şu an -bayram tatili anı- "bitse de gitsek" modunda değilim.

amacı erteleyince araç önemini yitiriyordur belki de, ama hayatı sürdürme şekli araçlardan geçince, yani hayatın anlamı o araçlara yüklenince, bırakmak sözkonusu bile olamaz.

küçük bir buzdolabı istiyorum, odamda, kendi cumhuriyetimde. o ayçiçek yağlı iğrenç pirinç havuzlarında yemek zorunda değil, so called pilav by someothers.

"uzun bir bayram tatiliniz olduğu için sizi cezalandırıyorum" zihniyetine karşıyım. ekonometri'yi hiç sevmedim, gün ışığı almayan dersliklerden nefret ediyorum. muhasebeyle de aramızda "ne olduğu ne öldüğü" tarzı bir ilişki var, ne olacak bilmiyorum.

doktorasını almış ama önünü ünvanlarla boğmamış hocaları daha çok seviyorum, kafaları bize daha yakın oluyor... onca doçentlik, vs.lik jurisine girerken devrelerini yakmamış, dolayısıyla da daha taze beyinli oluyorlar, daha iyi iletişiyorlar.

bazen o kadar güzel hissediyorum ki, o an yanımda kimse olmamasının ne kadar yazık olduğunu düşünüyorum... gani gani sevap akıyor da şelaleden kimse nasiplenemiyor gibi :]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder